Eğer Müslümanlar yaptıklarınızın karşılığını vermek isterlerse, bilin ki Allah onlara -mutlaka- yardım edecektir. Özellikle mücahidlerin, salih insanların ve Allah dostlarının cihada daldıkları ve Ölüme hazır oldukları bir zamanda bunu yapmamaları İçin hiçbir mazeretleri kalmamıştır. Sahilleri yiğit komutanlar tutmuş ve sayılan her gün gittikçe artmaktadır. Müslümanlardan öyle salih insanlar var ki, Allah onların dualarım reddetmez, dileklerini geri çevirmez. Onlar gazaba gelirlerse Allah da gazaba gelir. İşte Tatarları görüyorsunuz. Onların çokluğuna ve kuvvetli olmalarına rağmen, müslümanlar gazaba gelince bela onları her taraftan kuşattı. Şimdi ne yapacaklarını bilmez haldeler. Peki nasıl olur da müslümanlarla her yönüyle komşu olan insanlar müslümanla karşı hiçbir akıl sahibi müslüman ve gayri müslimin razı olamayacağı muameleleri yaparlar.
İşte hal böyleyken Sen, akıl, din ve fazilet sahibi olan tüm İnsanlar, müslümanların hiçbir günahları olmadığı, aksine yaptıkları güzel ameller ve iyilikten ötürü övgüye layık olduklarını itiraf etmektesiniz. Hatta filozoflar bile, yeryüzüne müslümanların sahip olduğu dinden daha faziletli bir dinin gelmediğinde ittifak etmişlerdir. Bütün aklî ve nakli deliller bu dine uymanın vacip olduğunu ispatlamıştır.
Gördüğünüz gibi bütün bu ülkeler ve sahiller müslümanların elindedir. Hatta Kıbrıs daha üçyüz sene gibi bîr zaman önce onların elinden çıktı. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara kıyamet gününe kadar üstün olacaklarım müjdelemiştir. Kralın ülkesindeki mazlum esirlere yapmış olduğu bu muameleye karşı, alemlerin Rabbi'nin kendisinden intikam almasından onu kim koruyabilir?
Müslümanlar dinlerinin verdiği hamiyetle hep beraber kralın üzerine yüklenirler ve başkasına yaptıklarını ona da yapmak isterlerse, onu kim güvenceye alabilir?
Eğer kral ve dostlarından salih bir amel görürsek biz de kendilerine karşı iyilikle karşılık veririz. Yoksa, Allah zulme uğrayan ve mazlum olan kimselere yardım edecektir.
Sen de bilirsin ki bunu yapmak müslümanlar için hiçte zor değildir. Benim şu anda yapmak İstediğim, size iyilik ve güzellikle hitap etmektir. Doğru ve hak olan ise ilme uymak ve iyilik üzere yardımlaşmaktır.
Eğer Kralın yanında aklına ve dinine güvendiği, ilmin ve dinlerin aslım kendisiyle baş başa oturup araştıracak kimseler varsa; oturup onlarla hakkı araştırsın. O körü-körüne taklitçilik içerisinde olup gerçekten ne duymayan ve ne de akıl edemeyen katı Hıristiyanlarla bu tartışmaları yapmasın. Çünkü onlar hayvanlar gibidir hatta onlardan daha da aşağıdırlar.
Bunun da aslı Allah'tan yardım istemen ve şöyle dua etmendir.
"Allah'ım bana hakkı hak olarak göster ve bana hakka uymayı nasib eyle. Batılı batıl olarak göster ve ondan kaçınmada bana yardım et. Allah'ım batılı gözümde hakka benzetme ki hevama uyup dalalete düşmeyeyim."
Allah'ım, Ey Cibrilin, Mikallin, İsrafilin, Rabbi! Göklerin ve yerlerin yaratıcısı gayb ve şehadet aleminin yaratıcısı. Kullarının arasında meydana gelen ayrılıklarda hüküm sahibi olan sensin. İnsanların ayrılığa düştüklerinde beni izninle hideyete erdir. Sen dilediğini doğru yola iletirsin." (Ez-Zumer: 46'dan iktibas)
Mektubum bundan daha fazlasını götüremediği için bu kısa mektupta bütün istediğim krala dünya ve ahirette yararlı olanı dilemektir.
Bu da iki şeydedir;
Birincisi; özel olarak kendisini ilgilendirmekte. Bu Kralın ilim ve din bilgisinin olması, hakkın (imanın) gerçeğinin ona görünmesi, kalbinden ve aklından şüphelerin zail olması ve Allah'a emrettiği şekilde ibadet etmesidir. Bu kral için dünya mülkünden ve dünyanın nimetlerinden daha hayırlıdır.
İşte Mesih (a.s.) bunun için gönderildi ve O'nun da havarilerine öğrettiği buydu.
İkincisi; hem Onun lehine hem de Müslümanların lehine olan husus. Bu da Kral'ın ülkesinde bulunan esirlere yardım etmesi, onlara İyilikte bulunması ve halkına onlara iyi davranmaları için gerekil emirleri verip, onları kurtarmamızda bize yardımcı olmasıdır. Zira onlara kötü muamelede bulunmakta Kral'ın dinince büyük bir vebal, Allah'ın dinine göre de azim bir günah vardır. Müslümanlar da bundan ötürü Kral'a alınacaklardır. Müslüman esirlerin kurtarılıp serbest bırakılması İçin yapacağı yardımda hem kendi dini, hemde Allah'ın dinine göre iyilik etmiş olacak ve Müslümanların nezdinde itibar kazanacaktır. Mesih (a.s.) bunu tavsiye edenlerin en büyüklerindendir.
Gerçekten Hıristiyanların kendilerine hiçbir zarar vermeyen ve kendileriyle savaşmayan Müslümanlara karşı haince pusu kurarak, onları esir almaları insanı çok acı bir hayret içinde bırakıyor. Mesih (a.s.):
"Birisi senin sağ yanağına vurursa ona sol yanağını çevir. Kim de senin rida'nı alırsa ona gömleğini de ver." demiyor mu?
Elinizde Müslüman esirler çoğaldıkça Allah'ın size karşı olan gazabı artacağı gibi, O'nun Müslüman kullarının da gazabı artacaktır.
Kıbrıs'ta elinizde bulunan esir Müslümanların içinde bulundukları durum karşısında nasıl susulur. Özellikle elinizde bulunan bu esirler kimsesiz ve yoksul kimselerdir. Kendilerine yardım elini uzatacak hiç kimseleri yoktur.
Ben Ebu'l-Abbas Ahmed İbn Teymiyye, Müslüman abidlerin, zahidlerin ve alimlerin en zayıfı olmama rağmen, bu meselede fedakarlık yapmak için kuvvete başvurmaktan başka hiçbir seçeneğim yoktur. Özellikle İslam Dini, bizim fakire, kimsesize ve mazlumlara karşı şefkatli, merhametli olmamızı emrediyor. Kral bu hayrı işlememizde herkesten daha çok iyilik yapmaya layıktır. Çünkü Mesih (a.s.) İncil'de ısrarla bizi buna davet edip, insanları geniş bir merhamet duygusuna bol bir hayra çağırıyor. Güneş ve yağmur gibi hayra ve iyiliğe...
Eğer Kral ve adamları bize müslüman esirlerin serbest bırakılmasında yardımcı olurlarsa, bu O'nun hem dünyası, hem de ahireti için daha hayırlı olacaktır.
Ahiret mükafatına ve Allah-u Teala'nın vereceği sevaba gelince, nevalarına uymayan Müslüman alimlerin kalbinde bu konuda zerre kadar şüphe yoktur. Hatta Allah'tan korkan ve insaf sahibi olan herkes, o Müslümanların haince kaçırılıp esir alındıklarını bilir. Bunu Allah emretmediği gibi Mesih (a.s.)'da havarilerine O'nun dinine uyan hiç kimseye, İbrahim (a.s.)'ın milletini kabul edenleri esir almak veya onları katletmeye, herhangi bir emir vermiş değildir. Hıristiyanların büyük bir kesimi Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmîlerin Resulü olduğunu bilip, bunu böyle kabul etmektedirler. Peki peygamberlerine inanmış ve ona uymuş olan bir ümmetin katledilmesi nasıl caiz olur?
Şu durumda Hıristiyanların kralları, papaz ve ruhbanları özellikle bilgi ve dinde diğerlerine karşı farklı bir konumda olanların çoğu, hakk nisbeten de olsa kabul etmekte ve bu kabul ettiğine uymakta. Başka bir çok milletin ve insanın bilmediğini bilerek İslamı takdir edip O'na iman etmiş olan insanlara kendilerine dünya ve ahirette yararlı olacak muamelede bulunmaktalar.
Sonra, esirleri serbest bırakmanın ve köle azad etmenin sevabı peygamberlerin ve sadık insanların dilinden bize bir çok kaynak aracılığı ile ulaşmıştır. Bunu öğrenmeyi dileyene bu hiçte zor değildir. Kral da bu vasiyetlere uyarak hangi hayır ameli işlerse karşılığını görecektir.
Müslümanların ülkelerinde bulunan hıristiyanlar sizin memleketinizde olanlardan kat kat fazladırlar. Onlar arasında hıristiyanların Öyle ileri gelenleri var ki denizde (ülkelerinde) ve sizin ülkenizde onların bir tanesine denk gelecek kimse yoktur. Sizin elinizde bulunan esir Müslümanlara gelince, Müslümanların onların içinden kendilerine İhtiyaç duyacakları bir tane insan bile yoktur. Ancak biz Allah rızası için ve onlara acıdığımızdan, Allah'ın sadık ve ihsan sahibi kullarının iyiliklerini, en güzel bir biçimde ödüllendireceği günün sevabından dolayı onları kurtarmak istiyoruz.
Ben, Ebu'l-Abbas Ahmed b. Teymiyye, bu mektubu yazan kişi, Kralın ve O'nun kardeşlerinin bildiğimiz güzel ahlakını ve iyiliklerini ülkemizde yaydım. Halen size karşı olan duygularını yumuşatmaya çalışıyorum. Kral'ın bize ulaştığı kadarıyla iyiliksever, ilim ve dine sevgi besleyen bir kişi olduğunu duyduğum için bu mektubu size yazdım. Ben Mesih (a.s.) ve diğer tüm peygamberlerin (Allah'ın selamı onların üzerine olsun) vekili olarak Kral'a ve devletinin ricaline nasihatta bulunuyor ve onlar için hayırlı olanı temenni ediyorum.
Çünkü Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ümmeti insanlar içerisinden çıkarılmış olan en hayırlı bir ümmettir. Onlar tüm insanlık için dünya ve ahiretin hayrını dilerler. Güzeli emredip kötülükten alıkoyarak insanları Allah'a davet eder. İnsanlar dünya ve ahiretlerini ilgilendiren her meselede yardım elini uzatırlar.
Eğer Krala Müslümanların dinleri hakkında karalayıcı ve kötüleyici haberler ulaşmışsa, bu haberleri tahkik etmesi gerekir. Bu ulaşan haber ya yalan bir haberdir veya nakledilen habere konu olan meselenin tevili anlaşılmamıştır. Bu haberleri aktaran kişi söylediği sözlerde; Müslümanlardan bazısının işlemiş olduğu günahlar, yaptıkları fuhuş ve zulüm hakkında dediklerinde doğru olabilir. Bu tür davranışların her milletin fertleri arasında olması mümkündür. Halbuki Müslümanlar nezdinde cereyan eden kötü ameller, diğerleri arasında meydana gelenden daha azdır. Müslümanlar arasında bulunan hayrın bir benzeri başka hiçbir milletin fertleri arasında bulunmaz.
Kral da, Hıristiyanların ileri gelenleri de bilmektedir ki, Hıristiyanların büyük çoğunluğu ve hatta din adamları, Mesih (a.s.)'ın havarilerinin ve Paulus'un mektuplarındaki vasiyetlerinin dışına çıkmışlardır. Bugün Hristiyanların işlemiş oldukları ameller arasında şarap içmek, haçı kutsallaştırmak ve domuz eti yemek, Allah Azze ve Celle'nin helalliği hakkında asla bir ayet ve haber indirmediği uydurma bir gelenektir. Hatta bazıları Hristiyanların Şeriatlerinin haram kıldığını helal kılmaktalar. İnanmadıkları şeye (İslam'a) muhalefet etmeye gelince hepsi bunda müttefiktirler.
Bizim Şeriatımızda sadık ve doğrulanmış olan Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) haber verdiğine göre:
Mesih (a.s.) bizim ülkemizde, Dimeşk'te beyaz minarenin bulunduğu yere iner. Elini iki meleğin omuzlarına koyarak haçı kırar, domuzu öldürür ve kendisine inanmayanları cizyeye bağlar. İnsanların İslam'dan başka bir dine inanmalarını asla kabul etmez. Gözünün birisi silik, diğeri şaşı olan ve peşine yahudileri takan dalalet Meşinini (Deccali) öldürür. Böylece Allah Azze ve Celle hidayet Mesihi olan Meryemoğlu İsa (Mesih)'in, Yahudilerin O'na eziyet edip yalanladıklarından dolayı O'nun intikamını almış olacak..
Bildiğim oki ve -hayrı kabul edecek- herkese nasihat olarak şunu söylemek istiyorum:
Müslümanlara bir iyilikte bulunup onlara meyleden ve bundan ötürü zarar gören hiç bir kimse olmamıştır. Bilakis O'nun sonu yaptığı hayırlı davranış sebebiyle, onların akıbeti gibi iyi olmuştur.
Allah Azze ve Celle şöyle der:
"Kim zerre ağırlığında bir hayır yaparsa onu görecektir ve kim de zerre ağırlığında bir şer yaparsa O'nu görecektir." (el-Zelzele/7-
Mektubumu "Ebu'l Abbas'a" ve elinizdeki esirlere iyi muamele etmelerini, onlara yardımcı olup, ellerinde tutuklu bulunan ehl-i Kur'an insanlardan hiçbirisinin dininden çıkmasına zorlanılmamasını dileyerek bitirmek istiyorum.
Kral bunun akıbetini, içimde sakladığımın da çok ötesinde görecektir. Allah biliyor ki ben Kral'a hayır diliyorum. Çünkü Allah Azze ve Celle bunu bize emretti. Herkese hayır ve iyilik dileyip, Allah'ın yarattıklarına şefkatle davranarak onları Allah'a ve dinine çağırmamızı, onları insanların ve cinlerin şeytanlarından gelecek belalara karşı korumamızı "Şeriat" olarak indirdi.
Kral'a yarın ahiret gününde yararlı olacak maslahat, ancak Allah'tandır. O'nun katandandır. Kral hakkında hayırlı olan sözü seçecek ve onun hayatını hayırla sona erdirecek ancak Allah Azze ve Celle'dlr.
Hamd Alemlerin Rabbi'ne salat ve selam O'nun peygamberlerine özellikle Hatemu'l-Enbiya olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'in üzerine olsun!