www.susmayanlar.com Susmak istemeyenlerin Mekanına Hoş Geldiniz... |
| | 'Zor yönetici' ile nasıl çalışılır? | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 130 Yaş : 54 Kayıt tarihi : 08/02/08
| Konu: 'Zor yönetici' ile nasıl çalışılır? 28/2/2008, 15:19 | |
| 'Zor yönetici' ile nasıl çalışılır? Zor yönetici ile çalışmak zorunda kalmayan sekreter neredeyse yok gibidir. Günümüzün hızla büyüyen şirketlerinde yöneticilerin terfi ve yer değiştirmelerinin artması, zorluğu, yönetici-sekreter uyumu sorunu olarak ortaya çıkarıyor. Bunu aşmak için belirli bir reçete yok ancak bazı ipuçları yarar sağlayabilir.
Her sekreterin anı defterinde, en az bir zorlu yöneticiye rastlamak kaçınılmaz. Günümüzün ekonomik ortamında yaşanan değişim ile birlikte, bu anının ayrıntıları sıklıkla, yöneticinin değişmesinin ardından yaşanan uyum sorunun öyküsü olarak ortaya çıkıyor. Şirketlerin hızla genişlemek zorunda olmasının terfilere ve yönetici kaydırmalara hız kazandırması, bu öykülerin sayısını artırıyor.
“Her yöneticinin yoğurt yiyişi ayrı olunca” da, böyle bir değişimin sancılarına dayanılması ve bir çıkar yol bulunmasının deneyimleri daha büyük değer kazanıyor. Yine bu yoğurt yiyişin farklılığı nedeniyle belirli bir reçete doğrultusunda çözüm bulmak mümkün değil. Ama bazı ipuçları bulunuyor.
Hemen harekete geçin: Zor yönetici ile aranızdaki gerilimi ortadan kaldırmak için anında harekete geçin. Aranızdaki gerilim, yaptığınız işin kalitesini, işten tatmin duygunuzu ve iş güvencenizi tehdit edecektir. Onu değiştirmek yerine iletişim tarzınızı değiştirmeye çalışın. Çalışma arkadaşlarınız ile ilişkilerini gözlemleyerek bir çıkar yol arayın.
Yöneticiniz ile performansınızı değerlendirin: Yöneticiniz ile bir toplantı yaparak performansınız konusundaki görüşünü alın. Bu görüş olumlu ise, rahatsızlıklarınızı diplomatik bir üslupla ve profesyonelce dile getirin. İyi bir iş ilişkisi ve daha iyi iletişim talebinizi ifade edin.
Gerilimi azaltmak için esprili yaklaşın: Yöneticiniz ile aranızda oluşabilecek gerilimi ortadan kaldırmak için esprili bir üsluptan faydalanın. Bunu yaparken, mizahın temeli olan ayrıntıları yakalama konusunda hassas olun. Yöneticinizin hangi alanda en olumlu tepkiyi verdiğini bilmek, size önemli bir koz sağlayacaktır.
Bütün bunları ve kendi yöntemlerinizi denediğiniz halde sonuç alamıyorsanız, şirket içindeki bir diğer göreve veya bir diğer şirkete geçmeyi değerlendirin. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 130 Yaş : 54 Kayıt tarihi : 08/02/08
| Konu: Zor İnsanla İletişim 28/2/2008, 15:20 | |
| Zor İnsanla İletişim
Günlük yaşam, çoğu zaman, insanlar arası iletişim çatışmaları ve anlaşmazlıklarla doludur. Örneğin, kahvaltı masasında eşinizle bir konu üzerinde tartışmaktasınızdır. Siz yeni bir girişim yapmanın zamanı geldiğine inanıyorken ; eşiniz "Hiç de öyle değil! Biliyorsun ki, şu anda ona ayırabilecek kadar paramız yok" demektedir.
İşyerinize gelmişsinizdir. O gün için tasarladığınız yeni şeyler vardır. Düşüncelerinizi çevrenizdekilerle paylaşmak istersiniz. O sırada birisi: "Buna benzer bir şeyi daha önce de denemiştik. Biliyorsunuz yürümedi..." diyip çıkıverir işin içinden.
Öğle aralığında, daha önce almış olduğunuz, fakat kısa sürede bozulan bir aygıtı değiştirmek istersiniz. Karşınızdakiler paranızı geri ödemeye yanaşmazlar, ya da bozuk aygıtı değiştirmek istemezler. "Neden böyle davranıyorsunuz?" diye sorarsanız; yanıtları hazırdı: "Bu mağazamızın prensibidir. Tersine hareket edemeyiz".
Akşama doğru, tam işyerinizden ayrılmak üzeresinizdir, hiç de görmek istemediğiniz birisi karşınıza dikiliverir. Sırıtkan bir yüzle her zamanki gibi, sizden aynı isteklerde bulunmaktadır. Ondanda kurtulur, arabanızla evinizin yolunu tutarsınız; bu kez de, farkında olmadan kırmızı ışığı geçtiğiniz için, yolun kenarına çekilip trafik polisine hesap vermek zorunda kalırsınız.
Kuşkusuz, bu tür tersliklerin hepsi aynı gün içinde başımıza gelmez. Ama, benzer olaylarla karşılaşmak mümkündür. Yaşamımız boyunca edindiğimiz kişiler arası deneyimler yukarıda sayılan iletişim sorunlarını çözmemize yardımcı olur.
Bazı durumlarda ise, deneyimlerimiz ne kadar yeterli olursa olsun, kurduğumuz diyaloglar olumlu sonuç vermezler. Başarısızlıkla biten böyle diyalogların sonunda sıkıntımız, öfkemiz, çaresizliğimiz, bir kat daha artabilir.
İletişim kurmakta güçlük çeken insanlar için, uzmanlar: "Zor İnsanlar" deyimini kullanıyorlar. Zor insanlar, toplumdan topluma, kültürden kültüre farklı tanımlanmakla birlikte, temelde birbirlerine benzer davranışlar sergilerler. "Dediğim dedik, çaldığım düdük!" diyen cinstendirler adeta. İnatçı, hırslı, kaprisli ve kendini beğenmiş kimselerdir.
Böyle insanlarla nasıl bir iletişim kurulmalı dersiniz? Ya da, sizinle diyaloga girmeyi ta baştan beri istemeyen bu zor şahısları sağlıklı bir iletişim kurmak üzere karşınıza nasıl oturtabilirsiniz? Bu tür durumlar, sıradan iletişim becerilerinden fazlasını gerektirir doğal olarak.
HASIMLIKTAN AMAÇ ORTKLIĞINA
"Kapışmak için iki kişi, karışık bir durumun düğümünü çözebilmek için yalnızca bir kişi gereklidir" diyor bir iletişim uzmanı; Ardından şunu ekliyor : "En zor probleminizi çözüme ulaştırmak sizin elinizdedir" Yani, zor durumun çözümü için önce kendimiz uzlaşma niyetinde olmalıyız. Sonra, karşımızdaki zor insanı bizim bu niyetimize katılmasını sağlamaya çalışmalıyız. Onunla uzlaşabilirsek, hasımlık kendiliğinden ortadan kalkmaz mı?...
"Zor İnsan" ile iletişim kurabilmenin aşamaları özetle şöyle sıralanıyor:
1.. Balkona çıkmak: Birinci basamak kendi davranışımızı kontrol altına almaktır. Karşıtımız "Hayır" dediği ya da ummadığınız bir biçimde davrandığı zaman; istediğimizden vazgeçmeye ya da karşı saldırıya geçmeye gerek yoktur. Konuşmayarak ya da tepki vermeyerek zaman kazanabiliriz, bu süre içinde, diyalogun asıl beklenen sonucunu dikkate alarak, sembolik bir şekilde : "Balkona çıkma" sözlerini deneyebiliriz.
2.. Onların tarafına geçmek: Karşıtınız, iletişim sırasında saldırmamızı beklemektedir ya da direneceğimizi ummaktadır. O halde, biz tam tersini yapmalıyız. Onu dinlemeliyiz, görüşlerini tanımalıyız, mümkün olabilen noktalarda uzlaşmaya çalışmalıyız. Karşıtımızın gücünü ve yeteneklerini tanıyabilmek, onun tarafına geçerek mümkün olabilir.
3.. Reddetmemek, yeniden çerçevelendirmek: Bu aşama, karşıtımızın düşüncelerini reddetmek yerine, ki bu onu daha uzlaşmaz hale getirir-dikkatini her iki tarafın beklentilerini tatmine yöneltme dönemidir. Bütün söylediklerini ele alıp problemi çözmek amacıyla tekrar çerçevelendirebiliriz. Örneğin: "Bunun neden böyle olmasını istiyorsun?", "Sen benim yerimde olsaydın ne yapardın?" ya da "Şöyle yapsak nasıl olur?" gibi sorular sorarak, iletişimi engelleyen sorunların isimlerini belirlemeye çalışabiliriz.
4.. Onunla Altın Bir Köprü Kurmak: Kendimizi bu aşamada bir arabulucu gibi düşünebiliriz. Onu da işin içine katarak, düşüncelerini ve beklentilerini örenip karşılanmamış gereksinimlerini bulup çıkarmaya uğraşabiliriz. Kurduğumuz diyalog sonrasında, onun da kendisi içi bir zafer kazanmış olduğu kanısını uyandırabilirsek o kimseyle aranızda altın bir köprü oluşturduğunuzu düşünebiliriz.
5.. Onu sağ duyusuna getirmek, dize değil! : Bu aşamaya kadar, karşıtımız hala direnmekte ve görüşme yapmadan kazanabileceğini düşünmekte ise, biz yine de sinirlerimize hakim olmaya çalışmalıyız. Bu son aşamada yanlışlıkla güç kullanmaya ya da tehdit etmeye kalkışırsak bilelim ki bunlar geri tepecektir. Eğer onu köşeye sıkıştırırsak bu kez de, başka kaynaklarını harekete geçirerek bize karşı saldırıda bulunabilir. Bu nedenle konuşmayı olumsuz bir biçimde bitirmekten ise, bir sonraki görüşmenin davetiyesini uzatmaya çalışmalıyız. Böylece aramızdaki köprünün açık olduğuna inanacaktır. Görüldüğü gibi "Zor İnsan"la diyalog hiçte kolay değil. Ama önemli amaçlar uğruna bu yol her zaman denenmelidir. Kişileri dize getirmenin ya da "Ya hep, ya hiç!" yasası gereği kenara itmenin değil, ; Her iki tarafında olumlu yönlerinden yararlanmanın çareleri aranmalıdır.
Dr.Yusuf B. Karaosmanoğlu © | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 130 Yaş : 54 Kayıt tarihi : 08/02/08
| Konu: YÜZLE YÜZ YÜZE 28/2/2008, 15:22 | |
| YÜZLE YÜZ YÜZE
İşte ilk karşımıza çıkan eser:
Kendimiz.
Ve ilk eserin, ilk karşımıza çıkan kısmı:
Yüzümüz.
Sadece dış görünüşüyle ve ilk gözümüze çarpan özellikleriyle bu eseri incelemeye başlıyoruz.
Aslında bu eseri o kadar derinlemesine incelemek gerekmeyebilir. Onu bir eser olarak görmek ve
ona ilk defa görüyormuş gibi bakmak yeter.
Eğer daha önce gördüğümü bütün insan yüzlerini ve kendi yüzümüzü bütünüyle hafızamızdan
silebilirsek, bundan sonrası kolaylaşacaktır.
Önce yüzün neden yapıldığına bir bakın:
Büyük kısmı, incecik ve yeknesak bir deri. Gözler, kaslar, kirpikler ve saçlar. Onun hemen altında,
seyredilmesi hiç de haz vermeyen kas, damar ve sinir yığını var. Dersi soyulmuş bir insanın yüzüne
bakabilir miydiniz ?
Daha da altta ise, korku filmlerinin gediklisi kurukafa!
Fakat bir insanın yüzü ne tiksindirici, ne ürkütücüdür. Tam tersine, her insanda ayrı bir güzellik
sergiler. İsterseniz, bir insan yüzünü, çizgi filmlerden yahut resimli romanlarda gördüğünüz
hayali yaratıkların yüzleriyle karşılaştırın. Hepsi de maharetli birer sanatkar olan binlerce
ressamın ürünü olan sayısız yüzlerle.
Ortak bir özellik, ilk bakışta kendisini belli edecektir: Hepsi de, kaçınılma bir şekilde, insan
yüzünden hareket ederek çizilmiş resimlerdir. Yüze benzemeyen bir "yüz" icad etmek, şimdiye
kadar herhangi bir ressama nasip olmamıştır.
İkinci ortak özellik: Hepsi de çirkindir o yüzlerin. Hiçbirinde insan yüzünün güzelliği görülmez.
En usta bir ressamın harikalar "yaratan" fırçası, hayali bir yüz icad etmeye kalktığı zaman
sadece çirkinlik üretmektedir.
Henüz insan yüzünü incelemeye başlamış sayılmayız. Fakat farklı bir bakış açışı, daha ilk anda iki
önemli özelliği karşımıza çıkarıyor ve bize, san'at dünyasını bütünüyle aciz bırakan bir eseri her
an, her yerde ve en görünür yerimizde taşıdığımızı hatırlatıyor.
Ve tabii, her iki özelliğin birden karşımıza çıkardığı "niçin"ler var:
Kan ve kas yığınıyla çevrili bir kurukafayı kaplayan bir incecik deriyle çizilmiş bir resim, niçin
bütün sanatkarları aciz
bırakır.?
İnsan yüzü niçin bütün hayali yüzlerin rakipsiz ilham kaynağıdır.?
İşin içinden çıkabilirseniz çıkın bakıyım!
Küçük bir ipucu: Eserler fiillerin sonucudur.
DEVR-İ ALEM | |
| | | | 'Zor yönetici' ile nasıl çalışılır? | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|