www.susmayanlar.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

www.susmayanlar.com

Susmak istemeyenlerin Mekanına Hoş Geldiniz...
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Cahiliyyenin Hükmü ve İslam

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 130
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 08/02/08

Cahiliyyenin Hükmü ve İslam Empty
MesajKonu: Cahiliyyenin Hükmü ve İslam   Cahiliyyenin Hükmü ve İslam Icon_minitime27/2/2008, 01:25

Cahiliyyenin Hükmü ve İslam


"Yoksa cahiliyye hükmünü mü istiyorlar? Yakınen bilen bir toplum için Allah'dan daha iyi hüküm veren kim vardır?" (Maide Sûresi, 5/50)
Cahiliyyenin anlamı bu âyette açık bir biçimde belirleniyor. Cahiliyye beşerin kendisi gibi bir beşer için hüküm koymasıdır...
Kulların kulara kulluğudur. Allah'a kulluk bırakılarak O'nun ilahlığının reddedilmesi, insanlardan bazılarının hüküm yetkisini kendileri gibi bir beşere vererek ilah kabul etmesi ve onlara ibadet etmeleridir.
Bu âyetin ışığı altında meseleye baktığımızda cahiliyyenin belirli bir zamana mahsus olmadığını görürüz. Cahiliyye bir durum, bir haldir. Geçmişte yaşanmış olmakla kalmayıp tarihin her döneminde karşımıza çıkacak bir durum. İşte o zaman cahiliyyenin temel vasıfları karşımıza çıkacaktır. İslam ile çelişen ve İslâm'a karşı olan bir cahiliyye...
Tarih süreci içerisinde nerede ve ne zaman olursa olsun -hiçbir noktada taviz vermeden- insanlar Allah'ın indirdikleri ile hükmediyorlarsa, Allah'ın indirdiklerinden hoşnut oluyorlarsa, ve yalnız Allah'ın indirdiklerine tabii oluyorlarsa, Allah'ın dinine mensup olmuşlar demektir.
Şayet -her ne şekilde olursa olsun- Allah'ın indirdiklerinden kaynaklanmayan, insan aklının ürünü olan kanunlar topluluğuna göre hüküm veriyorlarsa, ondan hoşnut oluyor veya ona tabii oluyorlarsa, onlarda cahiliyye dinine mensupturlar. Allah'ın dinine değil, hoşnut oldukları, tabii oldukları hüküm sahibinin dinine mensupturlar.
Cahiliyye hükmünün olduğu yerde Allah'ın dininden söz edilemez. Allah'ın indirdiklerinin terkedildiği yerde cahiliyye dini hakimdir ve yaşanan hayatta cahiliyye hayatıdır.
İşte yolların ayrılış noktası...
Allah, insanlardan bu nokta üzerinde iyice düşünmelerini istiyor ve sonra onları diledikleri yolu seçme hususunda muhayyer bırakıyor. Sonra da cahiliyenin hükmünü arzu edenlere bu yaptıklarından dolayı kınayıcı bir soru yöneltiliyor.
"Yoksa cahiliyyenin hükmünü mü istiyorlar...?"

Arkasından başka bir soru. Allah'ın hükmünün üstünlüğünü belirten bir soru...
"Yakınen bilen bir toplum için Allah'tan daha iyi hüküm veren kim vardır?"
Evet Allah'tan daha iyi bir şekilde hüküm verebilecek kim vardır?
İnsanlara Allah'ın indirdiklerinden ve O'nun hükmünden daha iyi bir hüküm ortaya koyabilecek kim vardır?
Böylesi bir iddiaya kalkan bunu hangi nedenlere dayandırabilir?
Hangi insanı insanları yaratıcısından daha iyi tanıyabildiğini iddia edebilir ki?
İnsanlara karşı tüm evrenin rabbinden daha merhametli olduğunu iddia edebilecek kimdir?
Kim insanların menfaatini insanların ilahından daha iyi bildiğini söyleyebilir ki?
En son şeriatını ve en son peygamberini gönderen, onu peygamberlerin sonuncusu, risaletini risaletlerin sonuncusu kılan, İslam şeriatını kıyamete dek geçerli olarak niteleyen Allah'ın, şartların değişebileceğini, yeni ihtiyaçların ve farklı durumların ortaya çıkacağını bilmediğini kim iddia edebilir ki?
Hangi insan Allah'ın bu durumların hesabını yapamadığını ve şartların O'na gizli kaldığını, ancak bugün bu durum ve şartları kendi tarafından kavradığını ortaya atabilir ki?
Evet...
Allah'ın indirdiklerini gerçek hayattan koparan, onun yerine cahiliyyenin -bir başka deyişle insanların ürünü olan yasaların- hükmünü ikame eden, kendi nefislerinin arzusunu ya da herhangi bir topluluğun isteklerini, Allah'ın indirdiklerinden ve Allah'ın hükmünden üstün tutan kimseler, nasıl böyle bir söz söyleme cüretini gösteriyorlar?
Özellikle müslüman olduğunu iddia eden insanlar nasıl bu tür bir düşünceye sahip olabiliyorlar?
İçinde bulunduğumuz hal ve şartlar çok değişmişmiş! İnsanların istememesiymiş! Düşmanların kuvveti ve onlardan çekinmemiz gerektiğiymiş! Allah bu hal ve şartları bilmiyor muydu ki, insanlardan aralarında O'nun indirdiğini yürürlüğe koymalarını istedi?
Bu vaziyetin öyle olacağını bilmiyor muydu ki, müslümanların Kur'an doğrultusunda hayat sürmelerini ve O'nun şeriatından en ufak bir noktada dahi olsa sapmamalarını istedi?
İşte bu noktada müslüman olmayan bir kimse dilediğince konuşabilir. Ama müslüman olan veya İslam iddiasında bulunan bir kimse kesinlikle bu tür sözler edemez. Böyle sözler sarfedenlerin ise İslam ile ne bir alakaları kalmıştır ne de onlarda İslam'ın en ufak bir izi görülebilir.
Bu kişinin seçimini yapmak zorunda olduğu tam bir yol ayrımıdır.
Ya islam ya cahiliyye! Ya iman ya küfür! Ya Allah'ın indirdikleri ya cahiliyye yaşam biçimi.!
Allah'ın indirdiği kitap ile hükmetmeyenler kafirlerin, fasıkların zalimlerin ta kendileridir. Yönetilen insan kitlelerine karşı Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kesinlikle mü'min değildirler. (Bakınız: Maide Sûresi, 5/44-45-47)
Bu nokta müslümanın vicdanında kesin bir şekilde yer etmeli, yaşadığı toplumda insanlara karşı Allah'ın indirdikleri ile hükmetme konusunda en ufak bir tereddüde dahi düşmemelidir. Bu hakikatin neticesi olarak da dost ve düşman herkese karşı, Allah'ın şeraiatını uygulamalı ve bunun sonuçlarına da katlanmalıdır.
Şayet bu noktada en küçük bir kapalılık dahi meydana gelirse veya müslümanın inancında bu noktaya iman kesinkes belirmezse, İslam düzeni içine girmeyecek, doğru ile yanlışı birbirinden ayıramayacak, hak olan yolda bir adım daha atma imkanı gerçekleşmeyecektir. Bu noktanın sıradan insanların kafasında bu denli açığa kavuşamayacağı kabul edilse bile "müslüman" olmayı isteyen ve İslam'ın gereklerini yerine getirmeye çalışan insanların kafasında iyice yerleşmesinden kaçınmak asla doğru bir hareket olmayacaktır.
"Yoksa cahiliyye hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir toplum için Allah'dan daha iyi hüküm veren kim vardır?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://susmayanlar.com
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 130
Yaş : 54
Kayıt tarihi : 08/02/08

Cahiliyyenin Hükmü ve İslam Empty
MesajKonu: Bağımsız Bir Yapı   Cahiliyyenin Hükmü ve İslam Icon_minitime27/2/2008, 01:26

Bağımsız Bir Yapı
"(Ey Muhammed!) de ki: — Benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar basiretle insanları Allah'a çağırırız. Allah'ı her türlü eksikliklerden uzak tutarım. Ben O'na ortak koşanlardan da değilim." (Yusuf Sûresi, 12/108)
Ey Muhammed sen onlara de ki:

"Benim yolum budur."

Kendisinde hiçbir kuşku, hiçbir şüphe ve eğriliğin olmadığı dosdoğru bir yoldur benim yolum.

"Ben ve bana uyanlar basiretle insanları Allah'a çağırırız."

Bizler Allah'ın vermiş olduğu bir aydınlık sayesinde dosdoğru yoldayız. Yolumuzu iyi tanırız.

Her adımımızı görerek, anlayarak ve bilerek atarız. Hiçbir şüphe ve yanılgıya kapılmayız. Çünkü yolumuz gayet net ve aydınlıktır. Allah'ı uluhiyetine yakışmayacak şeylerden de tenzih ederiz. Kendimizi Allah'a karşı eş koşanlardan ayırır ve uzak tutarız.

"Ben Allah'a ortak koşanlardan değilim."

Ne gizlisi, ne açığı...

Allah'a ortak koşmanın hiçbir şekli yoktur bende.

İşte benim yolum budur. İsteyen gelsin bana tabii olsun. İstemeyen tabii olmasın. Kendi arzusu bilir. Ben dosdoğru yoluma devam etmekteyim.

Allah'ın yoluna davet edenlerin bu özelliklerle donanmaları bu net ayrımı yapmaları birinci vazifeleridir.

Kendilerinin tek bir ümmet olduklarını, akidelerini kabul etmeyenlerin, kendileri gibi hareket etmeyenlerin, liderlerinin kumandası altına girmeyenlerin başka bir ümmet olduklarını ve kendilerinin bunlardan tamamen ayrı olduklarını ilan etmek zorundadırlar. Kısacası kendilerini net bir şekilde ayırarak kendileri dışındaki kimselerle içice bulunmamak durumundadırlar.

Bu dinin davetçilerinin, cahili toplum içinde eriyip yokolmuş bir haldeyken, başkalarını kendi dinlerine çağırmaları yeterli gözükmemektedir. Böyle bir hareket metodu ile değer taşıyan hiçbir sonuç elde edilemez. Bu insanların daha ilk adımda yapmaları gereken, kendilerinin cahili toplumdan bütünüyle farklı ve apayrı bir topluluk olduklarını açıkça söylemeleri ve kendilerini cahiliyeden ayırarak İslâm inancının biraraya getirdiği ve müslüman liderlerin yönelttiği farklı bir topluluk halini almalarıdır. Özetle İslâm davetçileri kendilerini cahiliyye toplumundan ayırmak zorundadırlar.
İslâm davetçilerinin cahiliyye toplumu ile biraraya gelmeleri ve bu toplum ile kaynaşmaları, onlara karşı taviz verip cahili yönetimin idaresi altına girmeleri durumunda, akidelerinin kuvveti, davetlerinin etkisi ve yeni davetin sebep olacağı tüm çekicilik tesirini kaybedecektir.
Bu hakikat yalnızca peygamberlerin kendi devirlerindeki müşrikleri dine davet ederken takındıkları bir durum değildir. Cahiliyye, insanların hayatına egemen olarak yüzünü gösderdiği tüm devirlerde geçerlidir. Üstelik yirminci yüzyıl cahiliyyesinin takındığı vasıflar ve sahip olduğu temel prensipler açısından, İslâm davetinin tarih boyunca karşılaştığı diğer cahiliyyelerden farklı olduğu kesinlikle söylenemez.
Kendini müslüman olarak niteleyen bazı cahiller, cahili toplum içine karışarak, onlara ayak uydurmak sureti ile onların içine sızarak İslâm daveti noktasında birşeyler yapacaklarını zannediyorlar. Böyle bir inanca sahip olanlar ne İslâm akidesinin gerçek kimliğinin ne de insanların kalplerine nasıl hitap edilebileceğinin farkında değiller. Allah'ı tanımayan ateistler bile, kendi hareketlerinin özlerini, düşüncelerini ve inançlarını, en açık şekliyle ortaya koymaktadırlar. O halde niçin İslâm davetçileri kendi kimliklerini ve akidelerini dosdoğru biçimde ortaya koymasınlar?
"(Ey Muhammed) De ki: — Benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar basiretle insanları Allah'a çağırırız. Allah'ı her türlü eksiklikten uzak tutarım. Ben O'na ortak koşanlardan değilim."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://susmayanlar.com
 
Cahiliyyenin Hükmü ve İslam
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.susmayanlar.com :: İlk kategoriniz :: Yeter be diyenlerin reyonu...-
Buraya geçin: